30 Temmuz 2011 Cumartesi

Kaotik Karnaval

Onu nerede bulacağına dair hiçbir fikriyoktu. Geride bırakmaya hazırlandığı şehri kısa bir süre izledikten sonraarabasına binerek yavaşça uzaklaştı. Birkaç sapa yol tercihinin ardındanşehirden olabildiğine uzaktı artık. İlerlemiş olduğu tek şeritli yoldakendisine yol gösteren şeritlerin güvenilirliğinden pek emin olmasa da elindekitek alternatifi değerlendirmekte kendisinden oldukça emindi. Kesit şeritçizgileri olay mahalinden çabucak ayrılmak isteyen bir seri katil kadar hızlıhareket ediyorlardı. Gözlerini bir anlığına kesik şerit çizgilerinden ayırıpetrafına bakındığında ağaçların kendisine eşlik ettiğini fark etti. Çok yaşlıgörünüyorlardı. Evrenin varoluş sancısına tanıklık etmiş kadar yaşlı ve bir okadar kadim. Gözlerini evrenin tanıklarından alıp birer soru işaretine dönüşenşerit çizgilerinde sabitledi. Belki de milyonlarcası gözünün önünden geçtiktensonra yolun giderek daraldığını ve ağaçların şeritleri görünmez kıldığını farketti. Arabayı yavaşlattı ve içinden inerek az önce ilerlediği yolun gerikalanına baktı.Şeritlerin yerinde şimdi sadece ağaçlar vardı. Kaybolan yolkarşısında pek de şaşkın olduğu söylenemezdi. Etrafına bir süre bakındıktansonra kafasındaki siyah şapkayı çıkarttı ve elini içine sokup beyaz bir tavşanıhavaya kaldırdı. Kırmızı gözleri olan beyaz bir tavşan. Sihirli bir şapkayasahip olduğu için sözcüklere ihtiyaç duymamıştı. Daha sonra tavşanı yerebıraktı ve onu izlemeye koyuldu. Gecenin karanlığında evrenin varoluşuna tanıkolan kadim ağaçlar arasında bir tavşanı izliyordu. Bulmak istediği şeyinormanın derinliklerinde olup olmadığından pek emin olmasa da elindeki organikpusulayı izlemekten başka bir seçeneği yoktu. Az evvel kesik şeritlerini takipettiği yoldan ayrılarak tavşanın ardından ormana girdi. Burası bambaşka birevrene benziyordu. Diğer tüm evrenler arasında sıkışmış, bilinmeyen bir evren.Yüzeyinde çıplak ayakları ile yürüdüğü bu evrenin tüm benliği kısa aralıklarlazihninde canlanıyordu. Birbirine sarılan dalların anlattıkları trajikhikayeleri yapraklar ormanda soluk alıp veren diğer tüm canlılara aktarıyordu.Bu evrenin varoluş hikayesiydi. Duyduğu ve gördüğü şeylerin etkisindenkurtulmak epey güç olsa da dikkatini toparladı ve önünde ilerleyen tavşanıhızlı adımlarla izlemeye devam etti. Tam bu sırada tavşan bir anda gözdenkayboldu. Hızlı adımları bırakarak koşmaya başladı ve dalların arasındansıyrılarak bir anda kendinin ormanın dışında buldu. Arkasına baktığında ormantüm yaşama tanıklık etmeye devam ediyordu. Ormanı geride bırakıp etrafınabakındığında bir Luna Park gördü. Görünüşe bakılırsa bu yeryüzündeki ilk LunaPark olmalıydı. Daha sonra Luna Park’tan içeri giren tavşanı görmesi çok fazlavaktini almadı. Organik pusulasını izlemeye devam etti vehemen arkasından Luna Park’a girdi. Burası, dünyadan ayrılarak bağımsızlığınıilan eden paralel bir evrenden farksızdı. Havadaki civa yoğunluğu buradaoksikenli solunum yapan canlılardan olmak için pek de uygun bir durumolmadığını gösteriyordu. Etrafına bakındı; savaşta başarısız olan süvarilerdenoluşan atlı karınca birliği, dünyanın ekseninde dönüşünü gerçekleştiren dönmebir dolap, hurdalıkları süsleyen araçlardan oluşan özel bir çarpışan arabakoleksiyonu ve cam bir kutunun içinde kendini muhafaza eden kahin. Dünyanınetrafında dönmeye ya da yenilen bir orduya yardım etmek için başarısız atlıkarıncalardan oluşan süvari birliğine katılmak şu anda yapmayı düşüneceği enson şeydi. Kafasındaki soru işaretlerini noktaya çevirmek için bir kahinle tanışmayaihtiyacı vardı. Bu sırada beyaz tavşan yine ortalıktan kaybolmuştu. Sanırımorganik pusulaların bu başınabuyruk ve lakayit tavırları civa ile çalışanpusulaların daha çok tercih edilmesindeki en büyük etken olabilirdi. Azilerisindeki cam kutuda pili biten kahinle tanışmak için pusulaya ihtiyacıyoktu. Bu yüzden yürüyerek kutuya yaklaştı ve muhtemelen hipermetrop olankahini koruyan tozlu camı ceketinin kolu ile sildi. Kısa süreli gözoperasyonunun ardından camın üzerinde “ 2 cent ile çalışır “ ibaresi belirdi.Bu lokal operasyonu göz önünde bulundurursak eğer kahinin ödeme yapmasıgerekebilirdi. Tahsil faslını erteleyerek elini ceketinin cebine attı ve 2 centçıkardı. İplerinden asılmış bir kuklayı andıran kahinin evrim sürecinibaşlatmak için 2 cent’i para haznesinden içeri bıraktı. Bir anda tüm ışıklarıyanıp sönmeye başlayan kutu tüm şiddetiyle sallanmaya başladı. Bu esnadaiplerinden kurtulan kukla kahine dönüşüyordu. Gürültü evrim ritüeli her nekadar abartılı gelse de beklemekten başka bir seçeneği yoktu. Ve nihayetkarşısındaydı…

-Kafandaki soru işaretlerini yanıtlamak içinnoktalara ihtiyacın var fakat unutma; bende sana ait tek bir nokta var. Doğruyanıt için en büyük soru işaretini seçmelisin.

2 cent ile çalışan butik bir kahinden daha fazlasını beklemek Pollyanna’nın kostüm balosunda Kedi Kadın olabilme ihtimaline yakındı.

-O’nu bulmak için kimi öldürmem gerekiyor?

-Aradığın kişi korku tünelinde yaşayanpalyaçolardan biri.

Bu yanıtın ardından görkemli bir ritüelle tümışıklar söndü ve kahin tekrar iplerinden asılı bir kuklaya dönüştü. Ne yani, bukadar mıydı? 2 cent ile bu denli verimli çalışabilen bir kahinle ilk defakarşılaşıyordu. Aslına bakarsak bu tanışmış olduğu ilk kahindi. Cebinden 1 centdaha çıkarıp bahşiş olarak bıraktan sonra butik kahine hürmetlerini sundu. Dahasonra şapkasını çıkardı ve noktaya çevirdiği en büyük soru işaretini içinebıraktı. Şimdi korku tünelini bulması gerekiyordu. Kısa bir süre etrafınabakındıktan sonra yürümeye başladı ve daha evvel sesini hiç duymadığıenstürmanları çalan müzisyenlerin, alev yutan adamların arasından geçerekergonomik bir cüceye yaklaştı ve korku tünelinin nerede olduğunu sordu. Yanıtıalmak için yerküreye epey yaklamaşı gerekmişti. Dönme dolaptan bozma biroyuncağa bağlı salıncakların yanından, hedefi topla vurulduğunda suya düşen birinsanın olduğu platformun arkasında korku tünelini gördü. Yanındaki ağırlığı–cüceyi- orada bıraktıktan sonra içeri girdi. Girişin iki yanındaki zebanilerkendilerine has bir tebessüm ile onu karşıladılar. Sıcak bir karşılama içinzebanileri kullanmak çok şık bir tercihti doğrusu. Bunun için tünelin sanatyönetmenine teşekkür etti ve az ilerideki vagonlardan bir tanesine binerek soloseyrine başladı. Etrafına bakınırken Pamuk Prenses’teki kötü performansı sonrasındaburaya transfer edilen cadının ona göz kırptığını gördü. Hemen karşısında isepek de sükse yapamamış olan tahta bacaklı korsan elindeki kanca ile ölümişareti yapıyordu. Bu tehtiti tebessüm ile umarsamazlık arasında bir ifade ilegeçiştirdi. Sonrasında sırasıyla iskeletleri, kaçıkları, mahkumları gördü. Kısageçmesini umduğu bu seramoni beklediğinden çok daha uzun sürse nihayet sonaerebilmişti. Vagondan indikten sonra karşısında kapısı aralanmış bir oda gördü.İçinde aradığı şeyi bulmaya yaklaştığına dair çok güçlü bir his vardı. Kapıyıyavaşça ardına kadar açtıktan sonra kasadan bir şeyler almaya çalışan palyaçoyugördü. Çok hızlı bir hamle ile yanına yaklaşıp Smith Wesson’u kafasına dayadı.Ön sevişme hayatına giren palyaçolar için geçerli değildi. Silahının namlusupalyaçoya yüzündeki suni gülümsemeyi ortadan kaldıran bir soru sordu:

-Nerede?

-Neyden bahsettiğini bilmiyorum.

Smith’in sert kabzası palyaçoya neydenbahsedeceği hakkında hızlı ve etkili bir jest yaptı.

-Ne-re-de?

-Nerede olduğunu sana söyleyemem.

Smith’den çok daha hızlı ve etkili bir jestdaha. Jest konusunda her zaman fazlasıyla bonkördü fakat bu kadar ritmikdeğildi. Palyaçonun kırılan dişleri arasından akan kan makyajını tazelemesineyetti.

-Seninle gitmesine izin vereceğimidüşünebilecek kadar apt..

Smith, palyaçonun yüzündeki sert hatları bir heykeltıraş edasıyla yumuşmaya devam etti. Fiziki haritasında meydana gelenkoyu renk değişiklikeri sihirli sözcükler fısıldaması için yeterli oldu.

-Atlı karıncaların hemen arkasında. Buradancanlı çıkmanıza iz..Smith’in bu geceki performansı ortaya kırmızı ağırlıklı kubik bir sanat eseri çıkardı, tünelde sergilenmeyi kesinlikle hakediyor.

İstediği yanıtı aldıktan sonra arka kapıdançıktı ve atlı karıncanın olduğu yöne doğru tüm hızıyla koşmaya başladı. Busırada korku tünelin kapıları ardına kadar açıldı ve zebaniler, cadılar,mahkumlar, kaçıklar bu kaotik karnavala katıldılar. Atlı karıncanın neredeolduğunu bacakları ile düşündüğü sırada beyaz tavşan kendisini gösterdi.Bulunduğu yöne doğru hızla koşmaya devam ederken yolu temizleme görevini Smithüstleniyordu. Rengarenk bir poligonun içinde havaya kızıl bir neşe saçarak atlıkarıncanın yanına vardı. Bu esnada gözleri, varoluşundan bu yana görmüş vegörebilecek olduğu en doğru şeye bakıyordu. Uzun yıllardır bilinçaltında yatankadını, yani balerini görmüştü. Tüm yaşamı boyunca idealize ettiği kadınherkesin çevresinde döndüğü fakat kendisinin sabit kaldığı bir balerindi.Düşünme rolünü bacakların ardından kalp ve beyin aldı çünkü havada kendilerinekarşı çok içten hisler besleyen kurşunlar ve bir ucube ordusu vardı. Tüm budüşünceleri bir kenara bırakıp balerinin elinden tuttu ve birlikte kaçmayabaşladılar. Bir süre koştuktan sonra ayaklarının onları bu cadılar bayramıprovası yapan ucubelerden çok fazla uzağa götüremeyeceğini anladılar veçarpışan arabalara doğru yönlerini değiştirdiler. Bu kaotik karnavalı sonaerdirmek için tek şansları çarpışan arabalardı. Birlikte çarpışan bir arabayabindiler ve ucubelerin olduğu yöne doğru son sürat ilerlediler. Kalabalığıyararak geride bıraktıklarını düşündükleri sırada atlı karıncılara binenpalyaçolardan oluşan süvari birliği tam arkalarında belirdi. Çarpışan arabayıLuna Park’tan dışarı çıkarak kadim ormana doğru son sürat sürmeye başladı.Süvariler olanca hızları ile onları takip ediyordu fakat bu çok uzun sürmedi.Çarpışan araba ormana girdiği anda tüm süvari birliği adeta bir korumakalkanına takılmışçasına durdu ve onları seyretti. O ve balerin ucube takımınınneden durduğuna bir anlam verememişti fakat bu kendilerini fazlasıylarahatlatmıştı. Cadılar, mahkumlar, kaçıklar ve palyaçolardan oluşan azılıkarnaval ekibinin koruma kalkanına takılmasının sebebi orman tarafından lanetlioluşlarıydı… Nihayet bu kaotik karnavalı geride bırakmışlardı. Çarpışan arabayabinerek ormanın derinliklerinde kayboldular…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder